Amazon da Nasıl Satış Yapılır
Öyle bir site websitesi düşünün ki insanlar satın alacakları bir ürünü Google’dan önce burada aratsınlar, dünyada 2.5 milyar kullanıcısı olsun ve ABD’de enflasyon ya da işsizlik oranları gibi parametrelere direkt etki etsin. Evet, Jeff Bezos’un 1994 yılında evindeki fazla kitapları internet üzerinden satmak için temellerini attığı Amazon.com, bugün tartışmasız bir devi, ve sektöre birçok standardı adeta sıfırdan öğreten şirket. Aşağıda, bu siteden kullanıcı olarak yararlanmanın ötesinde, satıcı sıfatıyla nasıl bir Amazon da nasıl mağaza açılır ve nasıl para kazanmaya başlanılır, bunlara kısaca değineceğiz:
Yalnızca Amazon da satış yapmanın değil, fiziksel dünyada mağaza açmanın bile bazı kuralları var. Örneğin, ne satacaksınız, kaç paraya satacaksınız, ve gerçekten satacağınız ürün ilgi görecek mi? Bunun dışında internet ortamının bir avantajı olarak, “Mağazamı cadde üstünde mi açmalıyım, şehir merkezinde mi yoksa üniversitenin yanında mı açmalıyım?” gibi sorularla mücadele etmenize lüzum yok. Elbette Amazon.com’da satışlarınızı arttırdıkça ve belli üyelik modelleriyle premium satışçı olduğunuz takdirde satış yapmış olduğunuz kategorideki aramalarda daha üst sıralarda çıkıyorsunuz, böylece bir nevi işlek bir cadde kenarına mağaza açmış pozisyonuna geliyorsunuz.
Amazon da nasıl satış yapılır?
Fakat bunlardan önce yapmanız gereken ilk şey: Ne satacağınıza karar verin. Amazon.com üzerinde yirmiden fazla kategoride satış yapmak için herhangi bir özel izne tabi değilsiniz, ancak bazı kategoriler sadece profesyonel satıcılara açık, bununla beraber bazı kategorilerde ikinci el satış yapmanıza izin verilmiyor. Ayrıntılar için şu linke göz atabilirsiniz. (İngilizce) : https://services.amazon.com/services/soa-approval-category.htm/ref=asus_soa_gs_cat
İkinci adım olarak, bir satış planı belirleyin ve amazon.com’da ne sıfatla satış yapacağınıza karar verin. Profesyonel satıcı mı, yoksa bireysel satıcı mı olacaksınız? Profesyonel satıcı olduğunuz takdirde satabileceğiniz ürün sayısında bir üst limit bulunmuyor ve bunun bedeli aylık 39.99$. Bununla beraber, ayda 40 üründen az satabileceğinizi düşünüyorsanız, her satış için 0.99$ ödeyerek aylık ödeme yapmadan da kayıt olabilirsiniz. Her iki üyelik tipinde de siz satış yaptıkça sizden kesilen bazı ek ücretler var. Bunun dışında, mağazanızın reklamını site içerisinde de yapmanızı sağlayan bazı araçlar mevcut ve bunlar da elbette ücrete tabi.
Ürüne ve üyelik tipinize karar verdikten sonra sıra kaydolmaya geldi. Buradan aynı zamanda satış aktivitelerinizi de yöneteceksiniz.
Üye olduktan sonra yapacağınız ilk iş elbette ürünlerinizi listelemek. Bunun da iki yolu bulunuyor, ilki halihazırda amazon.com’da satılan ürünleri satmak. Burada fiyat gibi, lojistik gibi, stok durumu ya da farklı modeller sunabilmek gibi farklı parametreler sizin satış miktarınızı etkiliyor elbette. İkinci yolu seçerseniz, yani zoru başarıp Amazon.com’da hiç bulunmayan bir ürün girerseniz (ki bu genellikle ya illegaldir, ya yeni icat edilmiş bir üründür) ürünü tanımlayan bazı kodları ve ürün özelliklerini de girmek zorundasınız.
Ürünlerinizi listeledikten sonra sıra satış yapma aşamasına geliyor. Yüz milyonlarca kullanıcısı olan bir web sitesi olarak Amazon.com, kullanıcılarının en hızlı ve en güvenilir şekilde alışveriş yapabilmesi için gerekli tüm olanakları sağlıyor. Sizden bu noktada beklenen ise ürünle ilgili bilgileri şeffaf ve eksiksiz olarak vermeniz ve yüksek kalitede fotoğraflar kullanmanız. Geri kalan konularda ise taktik ve stratejilerin ucu bucağı yok. Öncelikle, bir sipariş aldığınızda Amazon sizi uyarıyor ve nasıl göndereceğinizle ilgili tercihinize göre, ürün ya direkt sizin tarafınızdan ya da Amazon tarafından kendi depolarından gönderiliyor. Amazon deposundan bir ürün göndermek hem ürünün müşteriye ulaşma süresini azaltıyor, hem de ürünün kaybolması, ezilmesi, bozulması vb. riskleri üzerinizden atmış oluyorsunuz. İkinci yöntemi tercih ederseniz (FBA – Fulfilled by Amazon) yine Amazon’a belli bir ücret ödemeniz gerekiyor.
Son olarak ödeme almak kısmı kalıyor ki, en kolay kısım gibi görünse de ülkemizde PayPal kullanımının yasaklanmış olmasından dolayı farklı yollar denemeniz ve alıcıya farklı alternatifler sunmanız gerekiyor.
Görebileceğiniz gibi, Amazon’da satışa başlamak çok kolay, ancak satışlarınızı artırmak ve kar edebilmek için yapılabileceklerin sınırı yok. Bu konuda Amazon’un kendi eğitim hizmetlerini takip edebilirsiniz, bu konuyla ilgili daha önce başarılı olmuş kişilerin video ve bloglarını inceleyebilirsiniz ya da profesyonel danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.
Yıldız Soğutma’nın sahibi Recep Taşkıran…
Klimalı tabut üretimine 2005 yılında başlamış…
Nasıl başladığına ilişkin hikayesi bence müthiş…
Devrek’te buzdolabı tamircisiyken, bir gün iki imam gelmiş dükkanına…
İmamlar, köyde bir cenazeleri olduğunu, gurbetteki yakınları gelene kadar bekletmek zorunda olduklarını anlatmışlar…
Ve bu amaçla bir vantilatör istemişler…
Taşkıran da, biraz espriyle karışık, ‘ben de vantilatör yok ama derin dondurucu var, isterseniz onu vereyim’ demiş…
***
Tahmin edebileceğiniz gibi hikaye burada bitmiyor…
İmamlar gülüp gitmiş, Recep Taşkıran da iş için başka bir ilçenin yolunu tutmuş…
Döndüğünde derin dondurucunun yerinde olmadığın fark etmiş…
Öğrenmiş ki, meğer iki imam, daha sonra fikir değiştirmişler…
‘Neden olmasın’ deyip derin dondurucuyu cenazeyi saklamak üzere köye götürmüşler…
Cenazeyi defnettikten sonra da, dondurucuyu getirmişler ve çok işe yaradığını söyleyip, teşekkür etmişler…
***
Bu olay, Recep Taşkıran’a ilham vermiş…
Zaten, tam da o sıralarda, bu tamircilik işi ile bir yere varmayacağı düşüncesiyle, yeni bir iş arayışı içindeymiş…
İlkel bir atölyede klimalı tabut yapıp satmaya başlamış…
Ardından da morg kabini…
Hastanelere, belediyelere, camilere, cem evlerine…
Bugün Belçika, Almanya, Azerbaycan ve Irak’a ihracat yapıyor…
Bugüne kadar bu ülkelere 1500’den fazla klimalı tabut…
500’ü aşkın 2-3 cenazenin konulabildiği morglar ihraç etmiş…
Şimdi, fiyatları 800 dolar ile 9 bin dolar arasında değişen ürünlerini yeni tasarımlarla geliştirip, piyasadaki pazar payını artırmayı hedefliyor…
“İhracat mallarımıza dış ülkelerde alıcı bulmak ve satışlarımızı çoğaltmak için her önlemi arayıp tespit etmek önem verdiğimiz bir noktadır… ”
Mustafa Kemal Atatürk TBMM 4.Dönem 2. Yasama Yılı açılış konuşması.
Birçok kaynak ihracatçıyı, “sanayi ve ticaret erbabı ihracat birliklerine üye olduğunda ihracatçı olur” şeklinde tarif etmektedir. Gerçek bu kadar basit olsa ihracat üzerinde konuşmaya, yazıp çizmeye hiç gerek olmamalıdır. Bazı kurumlar da, “İhracatçılık bir meslek değildir” şeklinde görüş vermektedirler. Her iki düşüncenin de gerçeklerle uzaktan yakından alâkası yoktur. Düşünün, bir çok üniversitede dış ticaret kürsüleri var. O kürsülerde ihracat, ithalat üzerinde çok sayıda dersler veriliyor. Bu dersleri alan talebeler “ihracatçı” kimliği ile mezun oluyorlar. Gazetelerdeki sıklıkla “ihracat elemanı aranıyor” şeklinde ilanlar görülüyor. Devlet ihracata yönelik çok sayıda kanunlar, karamameler, yönet melikler ve ayrıca ihracatçıya yönelik teşvikler, destekler, yardımla hazırlıyor ve uyguluyor.
Bankalar ihracata yönelik krediler veriyorlar, ihracatçıya öze] banka Eximbank kurulmuş doğrudan ihracatçı kimliğindeki firmam ra özel krediler tahsis ediyor, gazeteler her gün sayfalarında ihracaı haberleri verebilmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Ülkeler ekonomi politikalarını ihracat üzerine kuruyorlar, ülkeler ekonomik güçlerini ihracat rakamlarıyla açıklıyorlar.
Böylesi geniş alanda iş imkanı bulan ihracatçılar bir taraftan sadece ihracatçı birliklerine üye olmak basitliğinde tarif edilirken diğer taraftan “ihracatçı diye bir meslek yoktur” denilebiliyor.
Gelin yanlış ve art niyetli bu düşüncelerden kendimizi arındıralım ve ihracat ve ihracatçıyı konuşalım.
İhracatımız küresel kriz baskısıyla düşmeye başlayınca, zor oyunu bozdu ve ihracatçılar yeni pazarlar aramaya başladılar.
Yıllardır, Avrupa pazarına odaklanan ihracatçılarımız, ihracatlarının yüzde 50’sini bu pazara yapıp tüm yumurtaları aynı sepete koyunca (bazı sektörler yüzde 80’nini) küresel krizle beraber 01dukça sarsıldılar.Sarsıntıdan çıkabilmek için acil yol arandı ve zora düşmüş herkesin denediği yol denendi. 0 yolu dış ticaretten sorumlu bakan “bavullan hazırlayıp, hanımlarla vedalaşarak seyahatlere çıkıp, ülke ülke, kapı kapı dolaşmak” şeklinde açıkladı. İş bu kadar kolay olsaydı, geçmiş yıllarda sadece Avrupa pazarına odaklanmanın ko laycılığını bir kenara koyarlar ve bavulları kapıp diğer pazarlara yönelirler, dünyayı dolaşırlar, binlerce kapı çalabilirlerdi. Sanılıyordu ki tüm dünya pazarlarındaki alıcılar ihracatçılarımızı bekliyordu da onlar gitmiyorlardı. Küresel krizin yakıp yıktığı ortamda küresel pazarlara girmek o kadar kolay mıydı; kolaydı da bugüne kadar nerelerdeydiler?
Yeni pazarlar olarak yıllardır ıskalanan, ancak küresel krizin oyunu bozmasıyla gitme ihtiyacı duyulan o piyasalar da küresel krizin fırtınalarını yaşıyorlar, diğer fırtına yaşayan yüzlerce ülke de bavullarını kapmışlar o pazarlarda dolaşıyorlardı.
Kendilerini yıllardır çalıştıkları pazarlara göre yapılandıran ihracatçılarımız, yeni pazar olarak düşündükleri ülkeler hakkında ne biliyorlardı, kültürel zenginlikleri ve etnik yapıları konularında donanımları yeterli miydi, artacak talepler karşısında
Ölçek ekonomisi anlamında ne durumdaydılar, 0 pazar algıları, tercihleri ve talepleri doğrultusunda hazırlıklı mıydılar?
O pazarlardaki rakiplerini ne kadar tanıyorlar, hedef pazarlarında ne kadar doğru seçim yapabiliyorlar, pazar ülkeler ile aramızdaki uluslararası anlaşmalar konularında ne oranda bilgilidirler, ürettikleri ürün o pazarlarla ne kadar barışıktır, her şeyden önce kendilerini ne kadar tanıyorlardı? ihracat nasıl yapılır öncelikle ciddi araştırmayı beraberinde getiriyor.
Sorular, sorular, sorular! İhracatımızın bütününü oluşturan yaklaşık 46 bin ihracatçı bu soruların hepsini cevaplanması ve doğru cevabı bulması gerekmektedir. İşte bu sorulara verilecek cevaplar (ama samimi cevaplar) o firmaları yeni pazarlar araştırmaya yönlendirecek ya da hemen vazgeçmelerini sağlayacaktır.
Bakalım ihracat denilen ticaret şekli, “Bavulları hazırlayıp hanımlarla vedalaşarak yaban ellerine gitmek” kadar kolay mıymış, yoksa, seyahate gitme noktasına gelinene kadar yapılacak çok iş var mıdır? Elbette yapılacak çok iş olmalıdır. İhracatçılık akşamdan sabaha olacak bir iş değildir. Arkasının, önünün sağmın, solunun, altının, üstünün doldurulması, ince eleyip sık dokunulması gerekir.
TİM’in açıkladığı, ihraç ürünlerimizin kg. başı ihraç fiyatı rakamları, ihracatımızın ağırlığının ucuz mallar olduğunu gösteriyor. Unutmayalım 1 kg. bilgisayarı 600 dolardan, akıllı telefonların kilosunu 2 bin dolardan ithal ediyoruz. Yüksek katma değer ya da nasıl bir politika izlenerek bu durum lehimize dönüştürülebilir.
Türkiye 432 ton demir satışından elde ettiği gelirle 1 ton ilaç, 2 bin 612 tır çimento satışından elde ettiği gelirle 1 TIR bilgisayar, 1 TIR domates satışından elde ettiği gelirle de sadece 7 kilo domates tohuma satın alabiliyor. .. Ayrıca 100 Dolarlık ihracatın yaklaşık 60 Dolarlık kısmı ithal, 40 Dolarlık kısmı yerli malı (emek dahil) girdilerden oluşuyor.. 2023 ihracat stratejisi için, İleri teknoloji ürünlerin, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı zorunluluktur.
Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı o ülkelere bakalım.
Tekstil ihracatı nasıl yapılır? Burada ihracatını yapacağınız ürünün tekstil açısından tam olarak hangi ürün olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Bunu alıcıya detaylı bir şekilde tanıtmanız gerekmektedir. Ama bundan önce gerekli araştırmaları yapmış ve tecrübeli kişilerden bilgi almış olmanız işinizi oldukça kolaylaştırır. İhracat ile ürünü satmayı düşündüğünüz ülkelere gezi düzenleyip yerinde araştırmalar yapmak pazar alanınızı geliştirir. Yaptığınız işin en iyi şekilde gerçekleşmesini istiyorsanız bu alanda düzenlenen fuar ve konferanslara katılmak görüş açınızı oldukça genişletir.